bugün
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz39
- iğrenç bir his tarif et35
- özgür özel9
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız19
- memesi küçük olmak18
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek16
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği9
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi12
- icardi190526
- insana kendini kötü hissettiren şeyler26
- anın görüntüsü14
- yazarların ruh hali10
- ahirette sorulacak ilk soru9
- bik bik bu sözlüğün divasıdır15
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi19
- sel felaketinin nedeni cehapedir14
- suriyeliler suriye'ye dönsün18
- kruvasan ile kahvaltı yapmak9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekler arasından seri katil çıkmaması9
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- fake hesabım için nick önerileri8
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması17
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı14
- ben bu davanın savcısıyım9
- sözlüğün en götü güzel kızı21
- düşün ki o bunu okuyor13
- 1 mayıs8
- en yaşlı özelliğiniz13
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- oksijensizsu14
- güne bir şarkı bırak8
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması15
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz15
- tilki ailesi9
- japonyada düşen insana yardım edenler12
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge41
- club'a gidiyor musun diyen erkek9
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar12
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı24
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız8
- fatih terim'in yuhalanması14
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- nazar değdi sözlük12
entry'ler (180)
her ikisi de marco aurelio milli maçta gol atınca seviniyorsa bir problem yoktur.
döneminin büyük yazarı, tüm dönemlerin değil.
kumar oynamak için kitap yazdığını söylesem yalan olmaz. yeteneği, kendisine durduk yerde müthiş acılar çektirebilmesinden gelir. bu da içindeki o inanılmaz manevi boşluktan ötedir.
hayalgücüyle herhangi bir acı tanımlanamaz. bugün gerçek bir karakteri sahnede canlandırmak için oyuncular kilolar verip almakta, akıl hastanelerinde vakit geçirmekteyken bir adamın oturduğu masada zihin oyunlarıyla yazdığı kitabı gerçek olarak algılamak yanlış bir düşüncedir.
bu yüzdendir ki, dostoyevski hiçbir zaman bir pessoa bir O. atay olamayacaktır.
kumar oynamak için kitap yazdığını söylesem yalan olmaz. yeteneği, kendisine durduk yerde müthiş acılar çektirebilmesinden gelir. bu da içindeki o inanılmaz manevi boşluktan ötedir.
hayalgücüyle herhangi bir acı tanımlanamaz. bugün gerçek bir karakteri sahnede canlandırmak için oyuncular kilolar verip almakta, akıl hastanelerinde vakit geçirmekteyken bir adamın oturduğu masada zihin oyunlarıyla yazdığı kitabı gerçek olarak algılamak yanlış bir düşüncedir.
bu yüzdendir ki, dostoyevski hiçbir zaman bir pessoa bir O. atay olamayacaktır.
türk futbolunun tartıştıktan sonra da en büyüğü.
hafızam beni yanıltmıyorsa bir keresinde gördüğüm futbolcu.
fenerbahçe'nin bir avrupa maçıydı sanırım. sahanın ortasına oturmustu bir oyuncu; "çıkmam" diyordu.
spikerin şu sözleri aklımda: "piyerr 'ben çıkmam!' diyorr..."
fenerbahçe'nin bir avrupa maçıydı sanırım. sahanın ortasına oturmustu bir oyuncu; "çıkmam" diyordu.
spikerin şu sözleri aklımda: "piyerr 'ben çıkmam!' diyorr..."
bu olaydan sonra çoğu er kişi bilinçsizce sağa sola koşar, hoplayıp zıplar, yerde yuvarlanır, "şunu yap, bunu yap" diyenlerin hepsinin dediklerini yapacak kadar komutla çalışan bir insan olur.
iddia ediyorum, penise top çarptıktan sonra 3-5 dakikalığına er kişiyi bi türbin ya da bobin gibi bir şeye bağlasan keban barajı kadar enerji üretir.
iddia ediyorum, penise top çarptıktan sonra 3-5 dakikalığına er kişiyi bi türbin ya da bobin gibi bir şeye bağlasan keban barajı kadar enerji üretir.
inşaat işçileri ve çingenelerden ayrı ayrı; en az 20'şerli gruplardan 3-4 arkadaş olarak tekme, sopa, kazma, kürek, daş, ısırık ve tükürük olmak üzere bilimum anadolu dovüş tekniklerini tattığım kavgalara dayanarak söylüyorum ki en iyi ipucu, kendini kavganın gelişimine bırakmaktır.
doğaçlama diye tabir edilen taktikle inanın hiçbir yeriniz acımıyor.
doğaçlama diye tabir edilen taktikle inanın hiçbir yeriniz acımıyor.
geçtiğimz yılı türlü cenabetliklerle geçirmiş olacak ki görükle'de iki parmak kalınlığında son derece bereketsizdir kar.
sinema izleyicilerinin vazgeçilmez sitesi.
top 250 siteye üye olanların oylarıyla olusturulsa da birinci sıradaki bir film tüm sinemaseverlerin en sevdiği film anlamına gelmiyor. yani şöyle; biri çıkıp da, "12 angry men benim en sevdiğim filmdir" yahut "tüm zamanların en iyisi taxi driver'dır" dese kendine göre haklıdır. listedeki her bir film, başkalarının favorisidir. kimse de bir şey diyemez bence.
top 250 siteye üye olanların oylarıyla olusturulsa da birinci sıradaki bir film tüm sinemaseverlerin en sevdiği film anlamına gelmiyor. yani şöyle; biri çıkıp da, "12 angry men benim en sevdiğim filmdir" yahut "tüm zamanların en iyisi taxi driver'dır" dese kendine göre haklıdır. listedeki her bir film, başkalarının favorisidir. kimse de bir şey diyemez bence.
5 ve 7 lira olan 2 aylık faturayı ödemediğinizde sayaca kilit vurulmaktadır. bu kilidi açtırmanın bedeli ise 17 liradır. böyle de ibnelikleri mevcuttur gerek faturaların gerekse açma-kapama dalgasının.
play it, once sam!
play it sam! play it!
gibi cumlelerin geçtiği lakin kesinlikle play it again sam ifadesinin yer almadığı öküz gibi güzel film.
play it sam! play it!
gibi cumlelerin geçtiği lakin kesinlikle play it again sam ifadesinin yer almadığı öküz gibi güzel film.
(bkz: buraya mı kadar)
aynen bu şekilde bir ileti gördüm. artık nasıl bir dellendi ise arkadaş ana dilini unutmuş.
aynen bu şekilde bir ileti gördüm. artık nasıl bir dellendi ise arkadaş ana dilini unutmuş.
2008/2009 şampiyonlar ligi finalini muhtemelen tek başına oynayacak olan kulüp.
3. sezonun 7. ya da 8. bölümünde kredi yurtlar kurumunun erkek öğrencilere sağladığı yastık kılıfının, kyle'in küvetindeki yastıkta kullanıldığı dizi.
o kadar ilginç yani.
o kadar ilginç yani.
hicbir sey yazamiyorum bari duygusal yazayim mantığıyla hareket eden kitlelerin; içinde türlü anlamlar barındıran fakat duygu şerbetinden tatmayanların idrak etmekte zorlandığı bir de şiirleri vardır:
seviyorum birisini...
en tatlı en güzelini...
nasıl anlatsam sana...
ilk harflere baksana...
anonim mi sandınız siz yoksa?
teey yavrum teey, el gider aya...
seviyorum birisini...
en tatlı en güzelini...
nasıl anlatsam sana...
ilk harflere baksana...
anonim mi sandınız siz yoksa?
teey yavrum teey, el gider aya...
akbulut kuaför:
"absolut kuaför"
"absolut kuaför"
çocukluğumdan beri çekiyorum bu ağrıyı, dişinol'den incir sütüne, zeytin ekmek ezmesinden rakıya kadar herşeyi kullandım sürdüm lakin etkili olmadı.
amcanın biri hidrolik yağı sürersen geçer demişti. garajdaki arabanın hidrolik yağını pamuğa batırıp içercesine sürdüm, yine geçmedi.
bir yaz akşamı uyumaya çalıştım, mutfagın balkonunda uyandım. uyku da çare değil.
bir tanker içtim, yeni eve cıkan arkadaslara belediyenin çöp kovalarını çalıp hediye ettim, içmek de etkili değil.
yanağıma mengeneyle baskı yaptım, geçer gibi oldu ama geçmedi, yanağı acıyor insanın.
yastığa dayandım, yine yok!
bu meretin ağrısının geçmesi için tek bir yöntem var: hareket etmek, devamlı ve şuursuzca yeri geldiğinde.
vucüttaki sinirlerin bir çoğu diş köklerine yakın yerlerden geçtiği için o sinirlerin çalışması gerekiyormuş. hareket halinde kan dolaşımı hızlandığı için ağrı geçiyor. şimdi ağrının geçtiği bir kaç etkinlik söyleyeceğim:
gece yarısı bastırırsa eğer, anahtarı bileğinize bağlayıp sokağa köpeklerini tahrik edin, peşinize takılsınlar. köpek yoksa bulana kadar avare gibi koşun zıplayın. ben 25 dakika köpekler arkamda koştum, inanın geçiyor ağrı.
top oynayın, evin ortasında güreşin, arkadaşınızla bir mesafe belirleyip koşun oraya kadar.
bunların yanında dişimi çektirmeyi hiç düşünmedim ve çektirmedim. bir diş kolay kolay cıkmıyor bu devirde.
amcanın biri hidrolik yağı sürersen geçer demişti. garajdaki arabanın hidrolik yağını pamuğa batırıp içercesine sürdüm, yine geçmedi.
bir yaz akşamı uyumaya çalıştım, mutfagın balkonunda uyandım. uyku da çare değil.
bir tanker içtim, yeni eve cıkan arkadaslara belediyenin çöp kovalarını çalıp hediye ettim, içmek de etkili değil.
yanağıma mengeneyle baskı yaptım, geçer gibi oldu ama geçmedi, yanağı acıyor insanın.
yastığa dayandım, yine yok!
bu meretin ağrısının geçmesi için tek bir yöntem var: hareket etmek, devamlı ve şuursuzca yeri geldiğinde.
vucüttaki sinirlerin bir çoğu diş köklerine yakın yerlerden geçtiği için o sinirlerin çalışması gerekiyormuş. hareket halinde kan dolaşımı hızlandığı için ağrı geçiyor. şimdi ağrının geçtiği bir kaç etkinlik söyleyeceğim:
gece yarısı bastırırsa eğer, anahtarı bileğinize bağlayıp sokağa köpeklerini tahrik edin, peşinize takılsınlar. köpek yoksa bulana kadar avare gibi koşun zıplayın. ben 25 dakika köpekler arkamda koştum, inanın geçiyor ağrı.
top oynayın, evin ortasında güreşin, arkadaşınızla bir mesafe belirleyip koşun oraya kadar.
bunların yanında dişimi çektirmeyi hiç düşünmedim ve çektirmedim. bir diş kolay kolay cıkmıyor bu devirde.
yanmayan insan odundur.
akli ehliyeti olan ve ortalama 25 yıl yaşamış bir insan hayatında en az bir kere aşık olup sevdiğiyle mutlu olmuş, sevdiğine hiç ulaşamamış ya da güzel bir birlikteliğin ardından götüne baka baka evine dönmüştür.
birine değer vermek sevgiyle dogru orantılıdır. ne kadar seversen o kadar değerlidir. kimse kimseyi bir limit göstererek "ben şunu x birim kadar seviyorum" diyemeyeceğinden mütevellit verilen değerin de bir ölçüsü yoktur. bu kavramların farkına ancak birilerini kaybedınce varır insan.
kayıptan kastım, bildiğin götüne baka baka geri dönmek.
insan ne zaman ki döner bakar arkasına ve üzerinde ayak izi bulunan bir götü oldugunu görür, o zaman verdiği değerin o organdan daha büyük olduğunu ve bu dünyada hiç bir şeye götünden daha fazla değer vermemesi gerektiğini anlar.
tabi kıçının varlıgından haberdar insanlar hayatlarına kaldıkları yerden devam edebılırler.
akli ehliyeti olan ve ortalama 25 yıl yaşamış bir insan hayatında en az bir kere aşık olup sevdiğiyle mutlu olmuş, sevdiğine hiç ulaşamamış ya da güzel bir birlikteliğin ardından götüne baka baka evine dönmüştür.
birine değer vermek sevgiyle dogru orantılıdır. ne kadar seversen o kadar değerlidir. kimse kimseyi bir limit göstererek "ben şunu x birim kadar seviyorum" diyemeyeceğinden mütevellit verilen değerin de bir ölçüsü yoktur. bu kavramların farkına ancak birilerini kaybedınce varır insan.
kayıptan kastım, bildiğin götüne baka baka geri dönmek.
insan ne zaman ki döner bakar arkasına ve üzerinde ayak izi bulunan bir götü oldugunu görür, o zaman verdiği değerin o organdan daha büyük olduğunu ve bu dünyada hiç bir şeye götünden daha fazla değer vermemesi gerektiğini anlar.
tabi kıçının varlıgından haberdar insanlar hayatlarına kaldıkları yerden devam edebılırler.